4 Haziran 2012 Pazartesi

Yoksa Pazartesi Sendromu mu ???

                    

    Hani olur ya bazen...Biliyorum hepiniz aynı dertten muzdarip oluyorsunuz zaman zaman.Ne yani olmuyor musunuz...Hadi ama,itiraf edelim birlikte.Elbette ki genellemeleri ne kadar sevmiyorsak (al işte bi tane daha :) ) genele uymayı bir o kadar seviyoruz.Hani p.tesiden keyif almayan bir ben olsam durum daha vahimde sanki başkalarıyla birlikte yaşamak bu durumu,keyifsizliği azaltıyor mu ne?Galiba hepimiz azıcık şizofreniz...Neyse bu konulara girmeyelim.Bu kadar itiraf bana bile fazla :)
     "Hani olur ya bazen" den başlarsak tekrar...Bazen anlamsız bir kasvet kaplarya insanı,hani mutsuz olmaktan, mutlu olunan sadist anlar vardır.Biri sıkılıyorum dese "bendeeeeeeee",biri hastayım dese "bendeeeeeee",biri yorgunum dese "bendeeeeeee" diye dahil olmak anlamsızlığı gibi...O an sana benzeyen birini bulmaktan mıdır ağzını yayman,yoksa "hastadan bile daha hasta yorgundan bile daha yorgun olabilirim ben" kadar liderlik yada kıskançlık yaşayabilmekten midir?Aslında hepimiz a acaipiz:)Hafta sonu çok yoğun ve yorucu geçtiğinde hak veriyorum kendime p.tesi sendromu denen keyifsizliğe düştüğüm zaman.Çünkü en azından bilimsel bir kanıt bulmuşcasına h.sonu dinlenemedim de o yüzden,çok yorgunum da o yüzden diyerek sinyaller gönderiyorum beynime.Nitekim istemem tabi ki güne özel bir sendroma düşmeyi,ben umarsızca gelen depresyonları daha çok seviyorum.Niye saçma sapan bir şekilde p.tesi sendrom yaşayıp salı günü lay lay lom olayım ki?delimiyim ki ben,delinin delisi miyim ???Yani bunca zırvalamadan sonra siz anlamadıysanız ben deyivereyim bugün anlamsız bir keyifsizlik ve halsizlik var üzerimde...Halbuki dün uzun zaman sonra yeşile doymuş,babamın çok sevdiği arakadaşının Çatalca daki bahçesinde,sessizlikte gazete okumayı ne kadar özlediğimi anlamış,meyve ağaçlarını hala tanıyamadığımı keşfetmiş ve bir hayli gülmüş,güldürmüştüm :)Bugün daha canlı hatta capcanlı olmayı umuyordum ki...O da ne...tam da 90 lara sarmışken Seden Gürel ritmleri ile "içimden hiçbişey gelmiyorrrrrr" modunda buluverdim kendimi...Temiz hava çarpmış diyenleriniz var biliyorum.(Ya hu terapi alsam kurtulurmuyum bu genelleme huyumdan?aman ya herkes yapıyor!!!ay bunu düşünmek  daha iyi de sanki.iş çığrından çıkmadan ben parantezden çıkıyorum : )Temiz hava çarptı belki bilmiyorum,belki de cumartesi çok çalışıp p.tesiye iş bırakmamak o kadar da iyi bir fikir değildi,belki de o sakinlik ve sessizlik bünyeyi çabucak terkletmek istemedi(ahanda zaten sendrom denen şey bu değilmiydi ? )Neyse yani yan yattı,çamura battı nitekim pek de keyifli bir gün olmadı.
     Bu keyifsizlik içinde birde çocukça bir hisse kapıldım.Neyi sakladım ki sizden bunu saklayayım.Facebook denen sanal alem yüzünden,küsenlere ayrılanlara pek bir gülerdim ama oluyormuş demekki birazcık hissi sarsıntılar.Çok sevdiğim ve çok eski bir arkadaşım ki ben çok da yakın olduğumuzu savunurdum,hala da savunuyorum nitekim son derece saf olduğumu söyleyenlere de katılıyorum :) Çok sevdiği arkadaşlarının resimlerinden kolaj yapmış.E gidişattan çözememiş olamazsınız,ben yokum tabi ki :)) İtiraf edemezsem adı kıskançlık kalır,itiraf ediyorum ki benim için gülünç bir anı olarak kalsın:) Üzülmedim hatta amiyane tabirle bozulmadım desem yalan olur.Sağlık olsun demeyi de ihmal etmiyorum.Ve ilerleyen günlerde deseteğe ihtiyacını olduğunu biliyorum.Kolajda kimler olursa olsun ben yine de yanında olacağım elimden geldiğince...Ama o anki duygularım facebook durum güncellemesinde şu şekilde yer aldı :   "bazen bazıları için değerli oldukları kadar değerli olmadığını hissedersin.işte o an;kader anı...önemsemeyi mi seçeceksin,önemsenmeyi mi?ben bir deli,benim için herkes değerli...birileri için bişeyler yapmak,birilerinin benim için çabalamasından daha çok mutlu ediyor ya beni.değer vermek tabu değil.birlikte yemiş,içmişliğim yaşanmışlığım varsa değer veririm ben.gocunmam...severim umarsızca sevilmek derdine düşmeden...aptallık yaftası hakettiğim oluyorsa da...işte şu an bundan sebep en çok kendimi sevdim :) "
özellikle buraya not düşmek istedim çünkü malum face "söz uçar"a uyuyor,bloglarımız sağolsunlar "yazı kalır" a...Garipsemeyin çünkü okul defterlerimin ön ve arka sayfaları bir anda aklıma veya dilime düşen kendimce dahiyane mısraların karalamaları ile doluydu:))ve hala elimde kalan bazı örnekleri görünce ne için niye düşünüldüğünü anımsayıp kendimi tartarım yol aldığımı görmek memnun eder beni ama elbette yerimde saydığım inat huylarımda yok değildir:)bu değildi elbette bahsetmek istediğim paylaşmak istedim sizinle içimdeki boşluğu...ve tam da bunları yazmaya niyetlenmiştim ki...Çok sevdiğim çok şirin bir blog arkadaşımın yazısı düştü mailime.Bilenler bilir Demet in annesi rahatsızdı,sağlık durumu parlak görünmese de en az onun kadar iyi niyet ve istekle hayırlı bir haber almayı umuyorduk ama maalesef anacığını kaybetmiş.İşte bu haberi alınca,sıkılmaya,bunalmaya,kendimi adı her neyse sendrom v.s. durumlara kaptırmaya utandım.Demet ve niceleri bugün bizim aklımıza bile getirmekten ürktüğümüz acıyı yaşıyor ve olmaz ama sindirmeye çalışıyorken yok canım sıkılıyor,yok içimden birşey gelmiyor demek hak mı bize...Değil bence...İyi bir haber umarken korkusuna ortak olmuştum çünkü gerçekten çok korkarım anneciğimi kaybetmekten sanmayın ki öyle şapur şupur birbirimizi öptüğümüzü,sıkı sıkı sarılıp kucaklaştığımızı falan hatta pek nadirdir bu hallerimiz.Bilenler bilir düşkünüzdür birbirimize.Her anne kızdan daha çok olduğunu iddia edemem çünkü bu ilişki öyle birşeydir ki kişilerin şahsına münhasırdır ama birçok ana kızdan daha arkadaş olduğumuzu biliyorum.Durumu abarttığımız anlarda olur zaman zaman.Hatta eşim en çok annenle tartışıyorsun hayatın hırsını hep ondan mı çıkarıyorsun der,takılır hafif kızarak bana...Olabilir çünkü bilirim ki nazım en çok ona geçer,isyanlarımın geçiciliğini de bilen odur,sesimin en çok kalbim kırıldığı zaman yükseldiğini de,öfkenin beni sadece incindiğimde etkisine aldığını da...iyi tanır ve anlarız birbirimizi...hatta bazen kapıştıktan sonra özür mözür faslına gerek duymaz üç beş dakika sonra hayatımıza kaldığı yerden aşkla ve mutlulukla devam ederiz.Kapışmaları da ciddi şeyler sanmayın ha.Bir yemek tarifi hatta bir kitap konusu yada gündemden herhangi bir mevzuu bahis olabilir.Konu her ne olursa olsun deşarj oluruz:)Annemle ve babamla özel bir aşk yaşadığımı bilirim,sarmaş dolaş kucaklamasını ve muck muck öpücüklere doyurmasını da isterdim belki ama o şahsına münhasır asaleti ruhunda ve bakışlarında yaşayan ve yaşatan hem fena otoriter(bu konudan birçok blog yazısı çıkabilir:) ) hem de can arkadaş olabilecek kadar yakın biridir.Bazen anne olduğunu unutturacak kadar dostumdur...Eğer bunlardan vazgeçip öpücükleri seçmem gerekseydi sanırım almayayım,kalsın diye kibarlık gösterirdim ama yanağından makas alıp acıtmaktan asla vazgeçmeyeceğim :)huysuz ve tatlı kadın çok seviyorum seni...birkaç gün önce ömrüne eklediğin yeni yaşına dilerim niceleri eklensin...


   Yazmanın bana iyi geldiğini tecrübe etmenin keyfiyle bu yazdıda bahsedeceğimi umduğum nice konuyu erteleyerek bu kadar yetmeli değil mi diyor ve size sevgilerimi gönderiyorum...

Pınarpare

8 yorum:

  1. emin ol çoğumuz aynı şeyi yaşıyoruz. Bende bloğuma bekliyorum.

    Görüşmek üzere
    www.bakbuharika.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zaman zaman oluyor işte :( neyse ki çabuk geçiyor :)

      Sil
  2. ne yaptın sen bugün kendine, zira pazartesi sendromunu çoktaaan aşmış bulunuyorsun gibi geldi bana :(
    Demetin anneciğine bende çok üzüldüm. Mekanı cennet olsun.. Ana gibi yar olmaz diye boşuna dememişler...
    Bu yazıdan sonra rahatladığını düşünüyor ve yarın çok güzel olacak inşallah diyorum sana...
    Öptüm seni..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazıdan sonra ama tabi ki seninde etkinle rahatladım:)iyi ki varsın Şebo:)

      Sil
  3. pınarım canım delim öperim seni..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. öyle sevindim ki,sanki taa oralardan koştun geldin de boynuma sarıldın.canımmmmm,can parem çok özlüyorum seni.umarım yerleşik olunca bu kadar özletmeyeceksin kendini.çok çok öperim:)

      Sil
  4. P.tesi sendromu, salı sallanır, çarşamba dolanır..perşembe alışılır derken bir bakarsınız ki cuma gelmiş..ve....haftasonu olmuş bile..birşey kalmadı nasılsa ...
    yazı keyifli ve samimi idi :)) ve dinlediğim müzik de güzeldi..teşekkürler..
    esenlikler...

    YanıtlaSil
  5. çok sevdim bu anlattıklarınızı.
    önce sendrom depresyon kısmında yine sırıttım.
    :)
    sona, anne kısmında duyguyla hüzünlendim yine nedense.
    :)
    ama fotonuz ne güzel ki.
    :)
    ya siz güldürüp hüzünlendiriyosunuz bu nasıl oluyooooo.
    :)

    YanıtlaSil

"bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş..."