29 Aralık 2019 Pazar

Sevimli 2020 💙

   İster yılın başı deyin ister yeni yıl.Bu mantığı nasıl kabul edersek edelim.Gerçek şu ki , kullandığımız takvimdeki yıl değişiyor.
Ben herşeyin tılsımına inanırım,sihir gibi değil ama yaratıcının zaten her bir dokunuşunun sihir olduğuna da inanırım çünkü.Tesadüfe inanmam bizi bizden çok düşünenin varlığına inanırım çünkü.Hayatta hiçbir AN ın sebepsiz olduğuna da inanmam.Burada biraraya gelişimizin bir sebebi var,burada ki bilgiler bize rızk nasip edilmiş demek ki ötesi yok.

2020 bence sevilmeye müsait bir yıl,sevimli bir kere
İki sıfır iki sıfır 😁
2020 yi sevelim,
Bana yine güzel yıl olmaz ki deyip de o kötü enerjiyi yüklenip kötüye inanıp kötüye varanlardan olmayalım
Sizden talebim değil dileğim bu can lar.
Güzeli düşleyip,güzel düşünüp,güzele ulaşalım inşallah...
Yaydığınız enerjiye inanın
Ne desem oluyor diye kerameti kendinde sanana inanmayın
Şom ağızlı etiketlemelerine de inanmayın
Ama Rabbimin ilminin anlayamayacağımız kadar büyük olduğuna inanın,onun evrene ne hareketler yüklediğini hiçbir zaman bilemeyeceğimize inanın
Ve evrene verdiğiniz enerjiyi size geri döndürdüğüne inanın
Dua bir enerjidir,niyettir,inanç varsa her duan dileğin niyetin sana geri dönecek bir bumerang tır
İyi dileğin de...Kötü niyetin de...
İyi düşünerek dilediklerin de...karamsarlık ile beklediklerinde...

O yüzden gelin birlikte iki defter alalım ister tarihli ajanda olsun isterseniz defter olsun
Ama biri *HAYAL VE NİYET DEFTERİ*
Diğeri de
*ŞÜKÜR DEFTERİ*
olsun...

Şükür defteri ni eminim ki çok duydunuz ama kimden ne duyduğunuz değil sizin ne anladığınız ve yaptığınız önemli.Yüreğinizin götürdüğü yere gitmeye cesaret etmediğiniz olduysa da,bazı şeyleri yüreğinizden geldiği gibi uygulamaya cesaret edin.Sizi sizden iyi tanıyamaz kimse...
Buralarda  bakıyorum da harika bir beyin fırtınası oluyor bazen.Hayran kalıyorum,yetişebildikçe not alıyorum.
Sonra aklıma geçmişten bir Pınar düşüyor...
Pınar...
Lisedeydi , üniversite.sınavına hazırlanıyordu.Ama bu bile olsa tek bir meşguliyet yetmiyordu ona.(deli her zaman delidir 😬)
İki vakıfta bir stk da gönüllü görevliydi,okul da başkandı ve okul organizasyonları ile fazlasıyla ilgiliydi,çocuk esirgeme ziyaretleri düzenliyordu ve Cağaloğlu’nda bir ajans için yazılar hazırlıyordu.
Durmadan yeni planlar yapıyordu,elbette bazıları otoritelerden geri dönüyordu.Bazen proje olarak sunması gerekiyordu ki o zaman yazıya  dökülüyordu.Aksi takdirde hepsi konuşuluyor,olmuyor,heyecanım sönünce de içimdeki karanlık mahzene düşüyordu.
Düşmemeli...Düşürmeyeceğiz...Düşürmeyelim...

Aklımıza düşeni,yapsam ya dediğimizi,alsaydım,gitseydim leri,okusaydım,okuyayım,deneyeyim,öğrensem ya ları havaya uçurmayın,harflere emanet edin.
Bu defterlerin sebebi bu.Eminim içinizde günlük tutanlar da olmuştur.Ne keyifli bir kendini tanıma yolculuğudur o.Kimsenin sana seni anlatamayacağı kadar , kendini kendine anlatmaktır.Kızgınlık,kırgınlık,üzüntü ve korkularını harflerin arasına bırakıp ferahlamaktır.Günlük en keyiflisi ama belki daha zahmetli.
Ama hem dün ki,hem bugün ki,hem de yarın ki kendinizle tanışmak için bu defterler bir fırsat.
Bu bizim isteğe bağlı!!! uygulayacağımız bir ödevimiz olsun.İnanın bana birlikte çok büyüyeceğiz...
Bu hafta ben de defterlerimi seçeyim , sizlerle paylaşırım...
Sizin için hayırlı olan tüm dileklerinizin gerçek olması için her duaya bir amin de benden olsun... 🙏🙏🙏

9 Kasım 2016 Çarşamba

Nice Yıllara Küçük Adam :)

       2013 den bu yana değil yeni postlar yayınlamak eskisi gibi yeni postları ve hatta yeni kitapları bile okuyamaz oldum.Öğrenme sevdam devam ediyor elbette ama kendimi yeni öğretmenimden bir şeyler öğrenmeye adadım.Bu bilinçsizce verilmiş bir karar olsa da dersler çok ama çok öğretici olmaya devam ediyor.Dersimiz;elbette "analık"... Analık zor zanaat falan demeyeceğim,dünyadaki ilk ana olmadığım gibi sonuncu da değilim,bunun bilincindeyim...Her daim her ortamda bahsi geçen ,hepimizin diline pelesenk olan o zorlukları küçümsediğim sanılmasın aksine herkesin kendi dünyasında kendince zorluklar yaşadığını hep biliyordum artık anlayarak yaşıyorum.Varlığını kıymetli kılan da bu zorluklara rağmen insan hamuru yoğuruyor oluşu değil mi zaten anaların. Fıtrat gereği içinden geleni yaptığında bile analık edebilmiş oluyorsun.
        9 Kasım 2013 de hayatımıza dahil olan bu minik öğretmen,bu süre zarfında çok şey öğretti ve itiraf etmeliyim ki pek evirdi çevirdi beni.Dünyaya sadelikle bakmayı öğretti ve her şeyden önce "benim" diye bir şey olmadığını...Beni okuyanlarınız arasında birebir tanıyanlar da çoktur,ben dahası,fazlası,bidahası,bitanedahası gibi büyük büyük beklentileri olan biri olmadım hiç ve hayatta her şeyin bir sebebi olduğuna inandım.Kendimizle ilgili de değil,dünyadaki varlığımız sadece bir sabah yoldan geçen birine vereceğimiz bir selamın onun o gününü güzelleştirmesi için bile olabilir.Hepimizin bir görevi var kuşkusuz,kim bilir belki benim görevim de bu deli çocuğu gözetmektir,öyleyse ne mutlu bana...Çok şeyler okuyup,yazmayı planlamıştım bir evladım olacağını öğrendikten sonra,çok planlar belirdi zihnimde ne projeleri mıh gibi kazıdım aklıma.Şuralara gitmeliyiz,bunları yapmalıyız,şunu da öğretsem,bunu da anlatsam,sporla ilgilense,müziği de sevse ah bi de okumaya meraklı olsa...Elbet heveslerim baki ama üç yılın sonunda öğrendiğim hakikate gelecek olursak;o benim projem değil,sunum yada tezim değil,o bir birey ve ben sadece ondan sorumlu olacağım,gözeteceğim ve beklentilerim için ona değil,beklentiye girdiğimden kendime kızacağım.Bakalım yeni yaşında neler öğrenecek ve neler öğretecek bize küçük adam :)
        Kimden okuduğumu anımsayamıyor olmak üzücü ama bloglardan birinde okumuştum yıllar önce;tam kelimeleri ile olmasa da şöyle diyordu aynı benim gibi küçük bir çocuğu alan anne : her yaptığına sevinme durumununu abartıyoruz,anaokulunda ki güzel birkaç davranışını ve öğretmenin tebriğini o kadar abarttım ki,eve dönüş yolunda aklıma takıldı kendi kendime "yani neticede küçük bir çocuk ve ona uygun hareket ediyor,atomu parçalamış değil ya" bu postu sık sık anımsıyorum çünkü kuzguna yavrusu güzel görünürmüş misali bir agu dese "aaaaaa agu dediiiiiii" heyecanına kapılmamak elde değil.Evet kaşif değil ama kendi dünyasını keşfediyor bu çocuklar ve kendileri için ne büyük adımlar atmış oluyorlar,sadece anneler değil tüm sevenleri bu heyecana ortak oluyor.Mübalağa sanatının nitelikli sanatçıları olduğumuzu şartsız kabul etmek gerek.Sürekli çocuğundan bahseden anaları başka meziyeti yok sanmayın.Tamam belki en güzel meziyetimiz budur ama yaradanın bu kadar güzel bir şey nasip edeceğine biz de inanamıyorduk da o şoku üstümüzden atamadığımız için bir de dilimize vurmuş olabilir :) zaten bu analık hali biraz delilik,biraz şizofreni hatta ve hatta obsesif kompulsif bozukluk barındırıyor olabilir :) analar birliği adına söyleyebilirim ettiğimiz sürç-i lisanlar affolmalı...
        Bende de benden içeri bir ben olduğunu gösterdiğin için ve bildiklerimin sadece bilmekle kalmasının ne kadar anlamsız olduğunu,sabırlı olmanın aslında hiç de zor olmadığını,evhamın gereksiz bir duygu olduğunu,hayatta sevinecek yada üzülecek nice şey varken bu zamana dek sevinmeyi ve üzülmeyi yanlış yerlerde aradığımızı öğrettiğin için teşekkür ederim canım oğlum...Doğum günün kutlu olsun,dilerim ömrüne şifalı ve huzurlu günler yazılmış olsun